bunlar modern zamanların felisleridir. geçen pencereden bakarken gözüm takıldı birine, uzun uzun düşündüm. takıldı gözüm bir kere... o nasıl omuzlar, o nasıl adım atış, nasıl ağır ağır artist bir yürüyüş... aslan yavrusu dedim içimden. sonra bir karga geldi kovaladı bunu, dedim işte buraya kadar. bir de bunlara lakab takmayı seviyorum ben. mesela bizim kuyruğu olmayan bir kedimiz vardı, çubuk derdik ona. zavallıcık dengesini yitirmişti, yuvarlanıp dururdu, ağaçlara saldırırdı. sonra beyaz vardı mesela, ankara kedisi idi. ama sokak kedisi olmuştu, terk edilmişti demek. ben böyle bir asalet görmedim arkadaş. tüm sokak kedileri peşindeydi çıtırın, yavruları oldu bol bol. zaten hafif yaşlı olduğu anlaşılıyordu, son zamnalarında saçma hareketler yapmaya başlamıştı. mesela bir araba arkasında durup kornaya basardı, bu yerinden oynamazdı, anlam veremezdik. sonra ortalarda göremedik, öldü dedik...
böyle işte. aynı zamanda bir vampirimizmiş, hoşgelmiş.
yoluma hangisi cikarsa ciksin saatlerce sevmeye hazir oldugum, kimi zaman bir garip hisse kapilip * ne yaparlar, ne yer ne icerler diye deliler gibi uzuldugum, bana elimden gelse hepsini alsam evimi kedi ciftligine dondursem dedirten; sonra yillarca yemegini de bulmayi, sogukta da korunmayi ogrenerek yasadiklarini hatirlayip bana allah'in isi dedirten canlilar.
en pasaklısını bile öpmek isterim bunların, "ay ne şiriiiiiiiiiin" nidaları atarım sokağın ortasında darsha bilir:) evimde 3 tane beslemekteyim, petshopa 200$ verip eve gösterişli bi tüy yumağı sokmak yerine sokak kedisi beslenmeli, sevaba girilmeli
eğer uzun saçlı ve siyahlar içinde iken kediyi seviyor ya da onunla oynuyorsanız, kediyi kurtarmak için üstünüze doğru gelen yurdum insanı olabilir. herkes clark kent maşallah. biz de lex luthor.
bir yitirilmişliğin tarifiydi sanki ondan aksedenler, insan denilen yaratılmışların insanlıklarının yitirilmişliğinin tarifi, insana ait yalnızlığı anlatıyordu mahsun titrek duruşu, gözleri kapalı, henüz açılmamış dünyaya, iyiki açılmamış, görmüyor iyiki, vucut bulduğu bu yerde kendisine bu kadar hunharca davranan mahlukların olduğunu, anlam veremiyor veremeyecek... onun suçu sadece insanlarla aynı kareyi paylaşması... *
uyuşamayız seninle yollarımız ayrı;
sen ciğercinin kedisi ben sokak kedisi;
senin yiyeceğin kalaylı kapta;
benimki aslan ağzında;
sen aşk rüyaları görürsün, ben kemik
ama seninki de kolay değil, kardeşim;
kolay değil hani;
böyle kuyruk sallamak tanrının günü.
cevap
-ciğercinin kedisinden sokak kedisine-
açlıktan bahsediyorsun;
demek ki sen komünistsin.
demek bütün binaları yakan sensin.
istanbul'dakileri sen
ankara'dakileri sen...
sen ne domuzsun, sen!
tanışıklığımız daha ilk senesini doldurmamış olmasına rağmen*, ağır başlılığı, kararlılığı* ve sevecenliği ile sevgimi taaaa derinden kazanmış insan*, kendisinin diyara birçok eser bağışlıyacağından kuşkumun olmadığı yeni vampirimiz...
görüldüğünde insanın içine işleyen bakışlarla elini ayağını bağlar bunlar adamın öyle melül melül. hele birde mahzun mahzun "maaav" demezler mi? insanın cebindeki son parayla ciğer alası gelir mütemadiyen.
görülen o ki diyarımızın sıcak sobasının yanına bu nick'i kendisine remz edinen bir kardeş kurulmuş. ben hemen ciğer alayımda geleyim.
bir karakedi şarkısı. sözleri aynen şöyledir;
gördüm nerden gördüm
taktim kafayi taktim
ama seni biraktim artik
yiktim duvari yiktim,
Çiktim disari çiktim
Çünkü seni biraktim artik
bunlar hikaye uçmakti gaye
kaptir kuyrugu pervaneye
bir sokak kedisi gibi
bir sokak kedisi gibi
bir sokak kedisi gibi
kostun bana,kostun bana
vurdun gözüme vurdun
kirdin camlari kirdin
sen de bana kaptirdin artik
bir sokak kedisi gibi
bir sokak kedisi gibi
bir sokak kedisi gibi
kostun bana,kostun bana
aynı zamanda görüp görebileceğiniz en asil, en başına buyruk ve en sevimli hayvandır. gözünüzün içine bakıp miyavlar, sürtünür, hele bir de yavruysa yaptığı türlü şaklabanlıklarla güldürür sizi. ona arkanızı dönüp gitmek çok koyar çok...
sokaklarda sürdürdükleri atıl yaşamlarıyla bize "çalışın yoksa böyle el avucuna bakarsınız"ima eden zavallı ama yaşama sevincini kaybetmemiş yaşamak için amacı olan allahın bize gösterdiği hayvanlardır.genelde kül yanığı renkleri vardır çünkü ısınmak içinküle yatarlar.yemek için çöpte gezerler.biz insanların aksine yaşamdan mutlu olmak için yaşarlar.ve ufak şeylerle bile istediklerini elde edebilirler.insana örnek olabilecek hayvanlardır.
nilüfer tarafından seslendirilmiş, söz ve müziği kayahan'a ait güzel şarkı.
gel yine küçüldü saatler
zor benim işim bilemezsin
kah sana boyanır gözlerim
kah içimi bulutlar sarar
can sana bölünür uykular
ah seni çeker canım işte
yoksun yoksun kaç gün ya
vurgun yorgun derbeder
bir buz gibi kış gecesinde
bu sokak kedisi yapayalnız
sebepsiz *, nedensiz * bir şekilde yanınıza yaklaşıp size sevgi gösterendir. sırnaşıktır evet ama biraz da ürkektir. belki bizler gibi; tek farkımız sanırım güven duygusunun en baştan kurulması.
kimileri nedensiz evden terkedilmişliğin kaderiyle kimileri sahibinin azıtmasıyla o ya da bu sebeplerden dolayı sokağın ıssız köşelerinde çöpe atılan kemik, ekmek vs. şeyleri yiyerek hayatlarını devam ettiren ya da hayvansever birinin bunlardan birini alarak ev kedisi yapmasıyla bi anda piyango çıkmış gibi olan hayvanlardır. kimisi ev kedisi moduna çoktan girmiş kimisi de yabani mi yabani insan gördüğü zaman kaçışan türdendir.
sokak köpeği kadar sevimli olmayan canlı.
işini bir şekilde görür bunlar. köpekler kadar gariban değildir, açlıktan öleni görülmemiştir. örgütlü ve gözüpektir. pek acınacak tarafları yoktur. hele bi balık lokantası kıyısına falan attıysa kapağı, sendikalı işçiden daha fazla garantidir hayatı. kayıran allah beni kayırsın.
Sokak kedilerine ne olur hepimiz biliriz. Onlar ölüme mahkum minik dostlardandır. Çoğu insana görünmez olurlar, görebilenlerden kimisi çığlık çığlığa abartarak korkar onlardan, tüyü döküldüğü için nefret objesidir kimileri için. Kediyi gördüğünde tırnağını çıkartan, vahşileşen çok insan vardır. Sevenleri de vardır ama sayıca azdır. Zor bir hayat sokak kedilerinin ki. Ama devri daimi aynı, bir kaç ay süren mutlu bebeklik dönemi. Sonra yalnız geçen kısa bir ömür.
Dün bir pet-shopa uğradım, içeride bir kadın vardı elindeki poşete sarılmış bir gazete kağıdı vardı. Kağıdın kenarından bir kedinin tüyleri görünüyordu. Dükkan sahibine dert yanıyordu kadın. "Bu hafta üçüncü bu, sokaktali kedileri besliyorum ama komşularımdan birisi benim beslediğim kedileri öldürüyor, Ne yapmam lazım?" diye soruyordu. Yaz aylarında evimin bahçesine ben ve bir kaç komşum küçük kaplarda su koyarken o su kaplarını kediler gelmesin diye devirenleri biliyorken bu sorunun cevabını o an ben de çok merak ettim. Merakla baktım dükkan sahibinin yüzüne, kadın da aynı merakala sorusuna bir cevap bekliyordu. Ne yapılabilir ki, insanın bol olduğu yerde insanın değeri yokyen, sokak hayvanlarını zehirleyen, başını taşla ezen insanları bu hobilerinden kim, nasıl vazgeçriebilir? Kadına şiddet sorunu sadece ceza ile çözmeye aklını yoran bir ülkeden insan hayatını da hayvan hayatını da ciddiye alan bir sonuç beklenilebilr mi?
Sokak kedisi doğar, biri başını taşla ezmezse, bir erkek kediye mama olmaz da paçayı kurtarırsa, yaramaz ve sevimli bir çocuk olanca sevimliliği ile kuyruğunu kesmezse, gözünü oymazsa, şanslıysa bunlar kardeşlerine de olmazsa bir müddet kardeşleri ile birlikte annesinin kollarında, çiçekli bir bahçenin yollarında yaşar gider. Annesi ona çöp kovasından dişe dokunur gıdaları çekip almasını, tehlikeli insanların gözleri önünden kaçarak hayatta kalmanın yollarını öğretir. Bir kaç ay süren bebeklikten sonra; yavru kedi büyüyüp kokusu değiştiğinde anne kedi için yavrusu yabancı bir kedi olmuştur artık. Evladını reddeder, yürür gider.
Anne kedi nasihat eder, masum ve minik kedi öğrenir. Aklında tuttuklarının hayatta kalmasına yardım edeceğini bilmeden öğrenir. .
evdeki, uyumadığı zamanları yemek yiyerek geçiren semirmiş kediden sonra görüldüklerinde, göze çok cılız ve hasta gelirler.
hele yavruları... fare kadarcık, büyük ihtimalle aç, daha büyük ihtimalle hasta ve her şeye rağmen sevimli.
kendileriyle ne zaman karşılaşsam, 50 yaşıma geldiğimde, evde kalmış, buruşuk ve şişman bir kadın olacağım ve 28 kediyle birlikte yaşayacağım hayalini görüyorum.
çünkü biliyorum, bir gün bir tanesine acır ve eve alırsam, bundan sonra onların hiçbirini çöplerin etrafında yemek ararken görmeye dayanamam
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.